Halk Bankası da Satılıyor…

Ziraat Bankasından sonra Halk Bankası da satışta…

Hayaldi gerçek oldu” reklamları AKP’nin neredeyse tüm icraatları gibi,
 burada da TAM TERSİNE DÖNDÜ….

Köylüye destek ve esnafa destek “gerçekti, artık hayal olacak
“…

Toplanan paralar ne olacak dersiniz?
Her zaman olduğu gibi banka faizlerine gidecek yani,
devletin yani halkın kaynakları, mirasyedi AKP nedeni ile çar çur edilip, yabancılara devredilecek…

***

Ufuk Söylemez’le yapılan değerlendirme
Yaklaşık süre 30 dakika…

Söyleşiden bazı notlar:

Halk Bankası, Türkiye’de özellikle esnaf ve sanatkarlarla, Küçük ve Orta Ölçekli İşlermelerin (KOBİ) finansman ihtiyaçlarını sağlamak, bunların Türk ekonomisine katkılarını gözeterek bunlara yönelik her türlü kredi ve finansman olanakları ile desteklemek amacı ile kurulmuş bir ihtisas bankasıdır, bir misyon bankasıdır. Benzer banka farklı bir yönü ile Ziraat Bankası ise Türk çiftçisine, üreticisine finansman sağlayan yegane sağlıklı bir kuruluştur.

İkisinin de ortak özelliği gerçekten üreten, taşın altına elini koyan, korunmaya ve desteklenmeye muhtaç üretici halk kitlelerine destek vermesidir.

Bu iki banka da kriz dönemlerinde diğer bankalar gibi firsatçı bankalardan olmamış ve her zaman esnafın çiftçinin ve küçük işletmelerin yanında yer almıştır.

Bu nedenle bu misyon bankalarını sıradan bir TİCARET Bankasına dönüştürmek Türk ekonomisinin omurgası sayılan yapıları sarsmak anlamına gelecektir. Kardan öte halka verilecek hizmetin de göz adrı edilmemesi gerekir.

Herşeyi “Sat-Kurtul” mantığı ile Yabancılara ve toptan satmaya çalışmak, Türk Milleti’nin birikimlerine, tasarruflarına yapılacak en büyük haksızlık olacaktır çünkü, bu bankalar kriz dönemlerinde bile halka olan kredilerini açık tutmuş ve destek vermişlerdir.

Geçtiğimiz 2008 ve 2009’da başlayan ve 2015 yılına kadar bitmesi beklenmeyen Amerika ve Avrupa’da da halen devam eden krizlerde bütün bu bankalar kendi devletlerinin destekleri ile ayakya kaldılar. Bizde ise Kemal Derviş yönetimi ve IMF’ciler, kamu bankalarını günah keçisi ilan ettiler, esnafa ve çiftçiye verilen kredileri ve bunlardan doğan görev zararlarını sanki bir günahmış gibi gösterdiler halbuki, bunlar görev zararından değil 2001 krizinde oluşan oluşan ve IMF’nin bankalara finansman sağlayamaması ve Merkez Bankasının buna işbirliği yapması sonucunda oluşan bedelini kriz zararı olarak ödemişlerdir.Yani kriz zararı, görev zararı olarak gösterilmiş Kemal derviş ve IMF’ci ekip, Türk ekonomisi ve Türk bankacılığı’nı çok büyük bir sıkıntıya sıkmuşlardır.

Söyleşi devam ediyor : Gidişat bir hayli kötü… 

 

Ayrıca Bakınız :

Bankaların Yabancıların Eline Geçmesi Neden Tehlikelidir ?
Hangi Hükümet Hangi Kurumlarımızı Sattı?