Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Batı Cephesinde Yeni Bir şey yok.

Alman yazar Erich Maria Remarque’nin ilk ve en tanınmış eseri olan Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (1929) – ((Im Westen nichts Neues) romanını baz alınarak yapılan 1930 yapımı filmin, 2022 yılı versiyonu. 20 yüzyılın dünya klasikleri arasında yer alan bu çarpıcı roman aslında, yazar Remarque’nin henüz 18 yaşındayken katıldığı Birinci Dünya Savaşı’ndaki acı deneyimlerini oldukça çarpıcı biçimde kaleme aldığı bir eserdir. Savaşın silah altındakiler açısından acımasızlığını ve saçmalığını o kadar net biçimde anlatır ki roman, yıllar sonra Nazi Hükümeti tarafından yakılan yüzlerce, binlerce kitaptan biri olur. (Detay için Bakınız: *1)

Türkiye’nin Batı Cephesinde de durum aynı.

Yeni bir seçim arifesinde,
Mevcut iktidarın liderlik yaptığı Cumhur ittifakı ile
Ana muhalefetin liderlik yaptığı, Millet ittifakı,

“İnanılmaz rekabet varmış” gibi görünen bir seçim sistemi arenasındalar.

Sırasıyla,
Yanılmaktan bıkmayan ile Yenilmekten bıkmayan,  yeni bir unvan maçında karşı karşıya geliyor.
2019 yılı seçimlerindeki kara düzen, 2023 yılında birebir devam ediyor.
Yani yeni bir şey yok.

AKP, CHP, HDP gibi bilumum ve ne kadar
Amerika ve NATO aşkı ile yanıp tutuşan,
Türk Milleti’nin değil, kendi çıkarlarını esas alan,
Partilere yapılan milyonlarda gözleri kalanlar;
Bunu bir “Demokrasi” sananlar,
Tek başlarına bir “hiç” olanlar
Bir araya gelmiş ve karşılıklı olarak gruplaşmış.

Hepsi gardlarını almış, tam tekmil.
Kaç fabrika yapılabilecek,
Kaç işsize ekmek götürebilecek paralar,
Emek, işgücü ve kaynak oluk oluk akıtılıyor.
Tüm reklam panoları dolmuş, arasan sana yer yok.
Atan atana, Söven sövene, Yalan yalana;
Yeni bir çıkar şampiyonasına hazırlanıyor.

Sosyal medya ve yapılan konuşmalardan izleseniz,
Sanırsınız ki fırsat bulsalar birbirlerinin gırtlaklarını kesecekler.
Oysa, biraz daha dikkatli bir gözlemle bakınca,
Görünürde aralarındaki büyük karşıtlık,
Özde aralarında çok büyük bir uyum şekline dönüşüyor. 
Bir zamanların,
“Yok Aslında Birbirimizden Farkımız, ama Biz Osmanlı Bankasıyız”
sloganlı banka reklamı gibi…

Şu ana kadar, ortak noktalarda,
Gelsin Evet’ler…

NATO’ya Evet!
Irak işgalinde Nur Bacı’nın çığlıklarına Evet!
1 koyup 3 almaya çalışarak savaşa Evet!
Bütün Özelleştirmelere Evet,
HDP – PKK’ya Evet!
FETÖ’cülere Evet!
Vatan’ı Satmaya Evet!
Avrupa Birliğine Evet!
Amerika’ya Evet!
Yalan siyaset yapmaya Evet!
Atatürk’e her türlü hakaret etmeye Evet!
Atatürk’ü yıkmaya Evet!
Amerika’nın tüm dünyada oluşturduğu zalimliğe Evet!
Tarihsel Yobazlara Evet!
Kaynak olmadan bol keseden saçmaya Evet!
Kanal İstanbul gibi tamamen rant üzerine kurulu harcamalara Evet!
Amerika’dan, Avrupa’dan para dilenmeye Evet!
Demokrasiye aykırı, belli parti yardımlarına Evet! Evet! Evet!

Kılı kırk yarsa meclise giremeyecek adamlar, Meclis içerisinde gruplar kurarak,
gözlerini Parti Seçim Yardımlarına dikmiş avantaları paylaşmaya hazırlanıyor.

Gelsin Hayır’lar


Türk olmaya Hayır!
Cumhuriyet’e Hayır!
Atatürk’e Hayır!
Üretime Hayır!
Komşularla iş birliğine Hayır!
Asya’ya Hayır!

SİSTEM ELEMANLARI öyle bir hale getirilmiş ki,
12 Eylül öncesi, tam aksi,
“NATO’ya Hayır!  Kahrolsun Amerika, Kahrolsun Emperyalizm”
olarak haykıran devrimci pos bıyıklılar bile artist olmuş,
Yanlarına başka artistleri toparlıyor.

Sağında, Ekonomiden sorumlu Ali Babacan
Solunda, Dış İşlerinden sorumlu Ahmet Davutoğlu.
Ortada, Cumhur İttifakı Lideri Recep Tayyip Erdoğan

Bu arada, bir yapıdan ayrılanlar, başka bir yapıda birleşiyorlar,
Siyaset meydanında siyasetçiler, oradan buraya, buradan şuraya
KÖŞE KAPMACA oynuyor.

Sağında, Yüce Divanda yargılanacağına yemin ettiği Ali Babacan
Solunda, “Türkiye’nin en çapsız Dış İşleri Bakanıdır.” diyerek aşağıladığı Ahmet Davutoğlu.
Ortada, Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu.


Ey Amerika! Sen nelere kadirsin?
Aklından, bizler için iyi olmayan neler geçiyor biliyoruz.
Planlarınız bitmek tükenmek bilmiyor.
Ey Yeşil Benjamin Franklin yüzlü kâğıt parçaları! Sen nelere kadirsin?
Neler yapabildiğini görüyoruz.

Siz ancak;
Yüreğinde Vatan,
Göğsünde İman,
Allah’tan Korkan,
Şehit kanları ile sulanmış topraklarda,
doğmuş, büyümüş, olgunlaşmış insanlar
dışındakileri satın alabilirsiniz.

Kimler BUNLAR;
Mustafa Kemal’in dehası, bütün bu olan bitenleri, 100 yıl önceden kavradığı KİŞİLER
Sanki bu günleri tahmin ederek, Mustafa Kemal Atatürk ne demişti?

İşte aynen aşağıdaki şekilde ve mevcut sistemin tek cümle ile özeti:

“Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.” –  Gençliğe Hitabe ’den paragraf

Şu ana kadar olanlara kısaca göz atacak olursak;

Burada biz diyoruz ki, işimiz zor. Çok zor.
Karar zor zira “Hımhımla Burunsuz, Birbirinden Uğursuz” atasözü gerçekleşiyor.
“Yukarı oy atsan bıyık, aşağı oy atsan sakal.” şeklinde.
Çözümsüz gibi görünmesine rağmen, derin bir nefes çekiyoruz sonra,
Tekrar diyoruz ki,

Önce Akıl… Önce Vatan…

Sonra,

Bize Millet Yeter,

Bize Allah Yeter.

Bize, biraz daha SABIR, Yeter.

Ve,
HER ŞEY YOLUNA GİRER…

 

Yakında neleri göreceğiz?
Dünya kaynaklarını yüzyıllardır sömüren
Milyonlarca insanı, canlıyı bu amaçla katleden,
Toplumlara, devletler, halklar arasına bölücülük sokan,
Onları birbirine kırdıran,
Bu amaçla,
Tuzaklar üstüne tuzaklar kuran
Küresel Dünya Tiyatrosu, son perdesini oynuyor.

Sonra,
BÜTÜN DÜNYA ZALİMLERİ VE ZALİMLİĞİ SON BULACAK!
MAZLUMLAR KAZANACAK!

**************************************************

“Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Ve Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.”
Al-i İmran S. 54

“Onlardan öncekiler de tuzak kurmuştu, ama tüm tuzaklar Allah’ındır. Her benliğin ne kazandığını O bilir. Kafirler de bilecekler sonsuzluk yurdu kimindir!”
Rad S. 42

“Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.”
Enfal S. 30

**************************************************

 

NOTLAR (*1)

 

Yazıldıktan sonra yaklaşık bir asır geçse de insanoğlunun gözü doymazlığına ve savaşın vahşetine dair hala kanlı canlı bir anlatımla aktarılan ve de maalesef koca bir yüzyıla rağmen hiç eskimeyen bir hikâye. Yeni filmin yönetmen koltuğunda yine bir Alman sinemacı olan Edward Berger oturuyor, senaryo uyarlaması ise kendisiyle beraber Lesley Paterson ve Ian Stokell’e ait. Bu üçlünün En İyi Uyarlama Senaryo dalında taze taze BAFTA’ya uzandığını ayrıca aynı akşam (19 Şubat 2023) Berger’in En İyi Yönetmen, filmin de En iyi Film ödülüne layık görüldüğünü tarihe not düşerek yolumuza devam edelim.

2022 tarihli Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, tıpkı selefi gibi senaryo açısından daha rahat bir uyarlama tutumu izliyor; fakat önceki filme göre hikâyenin açılışını savaşın en orta, en çetin yerinden yapmayı tercih ediyor. Tıpkı neye uğradığından habersiz gencecik Alman askerleri gibi seyirciler olarak bizler de yoğun bir kurşun ve bombardıman taarruzuna maruz kalıyoruz. Henüz daha ilk dakikalarından itibaren başlayan kesintisiz, uzun planları ile seyircinin tüm dikkatini ekrana (evet, maalesef televizyon ya da bilgisayar ekranına) mıhlayan yapım, savaşın kaosunuancak içinde olduğunuzda görebildiğiniz akıl almaz saçmalığını ve boşluğunu 2 buçuk saat boyunca ürkütücü biçimde anlatıyor. Üstelik bu ürkütücülük sadece savaş ya da cephe sahneleriyle ve oradaki öykülerle sınırlı değil. Berger’in kamerası şehre, savaş dışına kalan insanların günlük hayatına ve tabii ki yönetici sınıfın kibrine çevrildiğinde insan olarak bir başka savaş daha veriyorsunuz kendi içinizde!

Filmin omurgası romandaki gibi cepheye gitmek için koşa koşa askere yazılan 4 lise arkadaşını temel alarak başlasa da, biliyoruz ki bu dostluk savaş meydanında çok uzun süre ‘canlı’ kalamayacak. 

Yönetmen Edward Berger

Senarist Ian Stokell, Lesley Paterson

Oyuncular: Felix Kammerer, Albrecht Schuch, Aaron Hilmer Fragman için Bknz: https://www.beyazperde.com/filmler/film-182953/fragman-19563666/