İslam’ın 11 Şartı…

İslamiyet’i ve dini, bütünü ile şekil üzerinde arayan ve anlatan bir millet haline getirildik.
Uzun zamandır…

Çocukluğumuzdan beri;
Annelerimizin – babalarımızın ve
onların annelerinin – babalarının çocukluğundan ve belki de,
Yüzyıllardan beri anlatılan bir İslamiyet vardır…

“İslam’ın şartı beştir” veya “imanın şartı altıdır” denir ve bir nefeste sayılır.

Oysa;
Genel olarak, “İslamiyet nedir?” veya
“Din nedir?” konusunda, bir çırpıda sayacak bir öğretimiz ise maalesef yoktur.

Din nedir, Dindar olmak nedir, İslamiyet nedir?

İyi bir dindar olmak için asgari şartlar ne olmalıdır?
Neler yapılmalıdır veya nelerden uzak kalınmalıdır?
Kuran, bu konuda neler emreder veya önerir?
O eşsiz ve benzersiz yaratıcının gücü ve kudreti nasıl bir şeydir?
Bizlere emanet olarak verilen bedenler?
Canlılar, kurtlar, kuşlar, bitkiler?
Bir tohum, toprak, su ve güneşle kendi kendine yetişen yiyecekler?
Yağmurlar, dereler, göller, denizler?
İçinde yaşanılan bu muhteşem dünya?
Ve tüm bunların kullanım hakları?

*******

İslamiyet’te dindar olmanın ilk şartı olarak “namaz kılmak” yanıtı verilirken,
neden namaz kılmanın İslam’ın şartı olduğu, körü körüne bir ezber ile arka plana atılır.

“Allah nedir, kimdir?” sorusuna verilecek yanıt;
Belki, “bizleri yaratandır, doğmamış ve doğrulmamıştır.” şeklinde olabilir?
“Gerçekten Allah kimdir?” dendiğinde ise,
buna bir nebze de cevap verebilmek için yeterince ilim sahibi olunması gerekmektedir.
Allah’ın büyüklüğünü hissetmeden, O’na yeterince saygı duyulması olanağı gerçekten zordur.
Emirlerin/önerilerin, beklendiği gibi yerine getirilmesine;
Emirler/öneriler yerine, batıl adetler ve İslam’la ilgisi olmayan yaklaşımları ayırt edilmesine;
Ve özellikle, Dindar gibi görünenlerin hilelerinden korunulmasına olanak yoktur.

Topluma yararlı, ailesine ve kendisine yararlı, yaşadığımız dünyaya, canlılara, doğaya saygılı
iyi bir insan olmaya ilave olarak iyi bir dindar olabilmek için temel şart ise İNANÇ’tır.
Yani, öncelikle, öldükten sonraki yaşama MUTLAK SURETTE inanmaktır.

“Sura üfürülmüştür. Bak işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar. Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman’ın vaat ettiği işte bu. Peygamberler doğru söylemişler.”. Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır. O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız.” – Yasin Suresi 51, 52, 53, 54

“İnkar edenler, kesinlikle, öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hiç de öyle değil, Rabbime andolsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir. Bu, Allah’a kolaydır.” – TEĞABÜN SURESİ 7

“Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Bir de şöyle diyor: “Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?”. De ki: “Onlara hayat verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışları / her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir.” – Yasin Suresi 78, 79

“Ve şöyle derlerdi: “Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?”. “Önceki atalarımız da mı?”. De ki: “Öncekiler de sonrakiler de.” – VAKIA SURESİ 47-49

“Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?”. “Önceki atalarımız da mı?”. De ki: “Evet! Ve, siz de. Aşağılanmış, ezilmiş olarak.”. – SAFFAT SURESİ 16-18

“Görmediler mi ki; gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorgunluğa düşmeyen Allah, ölüleri diriltmeye de kadirdir. Evet, O herşeye kadirdir.” – AHKAF SURESİ 33

İSLAM DİNİNİN EZBERLENECEK ÖZETİ

İslam olmak / Dindar olmak nedir neleri gerektirir?
İSLAMIN 11 ŞARTINI maddeler halinde şu şekilde özetleyebiliriz.
(Kuran’dan alınmıştır) :

1- Akıl sahibi / İlim sahibi / Aydın / Entelektüel Olmak.

” Yaratan Rabbinin adıyla oku!” – ALAK SURESİ 1,

Allah’ın insanlara göndermiş olduğu ilk ayettir.

Allah’ın ilmini, büyüklüğünü, yüceliğini, yeri ve yedi kat gökleri, canlıların oluşumunu, insan için oluşturulan yiyecekleri vs, yeterince kavramak için, İlimde ilerleme ve gelişme, İslam Dininin en büyük ve bir numaralı gereksinimidir. Bunun aksini söyleyen her söz yalan, aksini söyleyen her kişi ise kesinlikle din düşmanıdır.

İlimden ve aydınlıktan uzak olarak yapılan / uygulanan din, insanı dindar değil yalnızca köle yapar. Bunun sebebi, kişinin kendisini İslam Dini’ne karşı yapılan saldırılardan uzak tutamamasıdır. Her türlü hurafe, yanlış bilgi ve hatta İslam karşıtı olan düşünceler, insanlara DİN olarak empoze edilir. Akıl tamamen kullanım dışıdır.ve bu durumda toplumun çok kolay bir şekilde, ALLAH adına gibi gösterilip, tamamen ve özellikle ALLAH karşıtı görevlere atanması sağlanabilir.

“ … Allah’a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” – Fatır Suresi 28.

“Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin, hakkın ta kendisi olduğunu, Hamid ve Aziz olan Allah’ın yoluna kılavuzladığını görürler.” – SEBE’ SURESİ 6

“Bunlar bizim, insanlara verdiğimiz örneklerdir. Ancak ilim sahiplerinden başkasının aklı onlara ermez” – ANKEBUT SURESİ 43

De ki: “Siz yerküreyi iki günde yaratana nankörlük edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? Alemlerin Rabbi’dir O.”. O, yeryüzüne, denge ve dayanıklılık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere. Sonra buhar / duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.”. Onlar şöyle dediler: “İsteyerek geldik.”. Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşte bunlar Aziz ve Alim olanın takdiridir. FUSSILET SURESİ 9-10-11-12

“Andolsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yarattık ve bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.” – KAF SURESİ 38

“ Göklerin ve yerin yaratılışı / yaratıkları, insanların yaratılışından / insanlar aleminden elbette daha büyüktür. Ne var ki insanların çokları bilmiyorlar.” – MÜ’MİN SURESİ 57

“Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır.” – BAKARA SURESİ 164

“Onu bir Kur’an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik. De ki: İster inanın ona, ister inanmayın. O, kendilerine daha önce ilim verilmiş olanlara okunduğunda, onlar, çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar.” İSRA SURESİ 106-107

” İlim Çin’de dahi olsa, onu bulunuz…” –  Hadis-i Şerif

2- Adaletli Olmak.

“… Konuştuğunuz zaman, yakınlarınız aleyhine de olsa, adaleti gözetin. Ve Allah’a verdiğiniz söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye O size bunları önerdi.” –  EN’AM SURESİ 152

“Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah, ikisine de sizden daha yakındır. O halde nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır. NİSA SURESİ 135

“Ey iman edenler! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetleyenler olun. Bir topluluğa kininiz sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun. Bu, takvaya / korunup sakınmaya daha uygundur. Allah’tan korkun. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.” – MAİDE SURESİ 8

“Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız / adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zerre kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz.” – ENBİYA SURESİ 27

“Mallarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara baş vurarak yemeyin; bilip durduğunuz halde insanların mallarından bir kısmını günaha saparak yemek için onları yargıçlara aktarmayın” – Bakara S.188

“Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir.” – NİSA SURESİ 2

“Şunda kuşkunuz olmasın ki, zulme başvurarak yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına doldurmak üzere bir ateş yemekten başka bir şey yapmazlar. Ve onlar yakın bir zamanda, korkunç acılar veren bir azaba dalacaklardır.” – NİSA SURESİ 10

Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak rüştüne erişinceye kadar, güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz. Ahdinize vefalı olun, çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir. Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün. Hilesiz teraziyle tartın. Bu, hem hayırlı hem de sonuç bakımından güzeldir. İSRA SURESİ 34,35

3- Barışçıl Olmak ve Tüm Yaratılmışları Korumak ve Kollamak.

İnsan, hayvan, bitki, doğa, toprak, su, hava dahi Allah’ın tüm yarattıklarına saygı duymak, korumak ve kollamak. Allah’a saygı içerir. 

“ Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap’ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar sonunda Rableri önünde haşredilirler.” – EN’AM SURESİ 38

“Ey iman sahipleri! Hepiniz toptan barış içine girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır” – Bakara S. 208

“Şu bir gerçek ki, müminler sadece kardeştirler. O halde kardeşleriniz arasında barışı sağlayın ve Allah’tan korkun ki, size merhamet edilebilsin.” – Hucurat S.10

“Allah’ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki / söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.” – İSRA SURESİ 33

“Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Varislerin diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkan bulamayan, Allah’a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur. Bir mümini kasten öldürene gelince onun cezası, içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Allah gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona.” – NİSA SURESİ 92-93

“Ancak sizinle aralarında antlaşma olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir.” – NİSA SURESİ 90

4- Paylaşmak

“Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler….” – ALİ İMRAN SURESİ 134

“Allah’a kulluk edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez.” – NİSA SURESİ 36

“Allah’ın Kitabı’nı okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine sunduğumuz rızıklardan gizli ve açık infak edenler, asla batmayacak bir ticaret umabilirler.” – FATIR SURESİ 29

“İnanan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, kendilerine sunduğumuz rızıklardan, hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, gizli ve açık infak etsinler.” – İBRAHİM SURESİ 31

“Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: “İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir.” – BAKARA SURESİ 215

“Sana, uyuşturucudan / şaraptan ve kumardan sorarlar. De ki: “Bu ikisinde büyük bir günah vardır; insanlar için çıkarlar da vardır. Ama onların kötülüğü yararlarından çok daha büyüktür.” Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: “Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin.” İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.” – BAKARA SURESİ 219

“Ey iman edenler! Alışverişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir.” – BAKARA SURESİ 254

“Ey iman sahipleri! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkarmış olduklarımızın temiz ve güzellerinden infak edin. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız pis / bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. Bilin ki Allah Gani’dir, cömertliğine sınır yoktur; Hamit’tir, bütün övgülerin sahibidir / övgüye layık olanları gereğince över.” BAKARA SURESİ 269

“Sadakalarınızı açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah, Habir’dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır.” – BAKARA SURESİ 271

“Onların iyiyi ve güzeli bulmaları, senin üzerine bir borç değildir. Tam aksine, dilediğini iyiye ve güzele kılavuzlayan Allah’tır. Nimet ve imkandan başkalarına bağışladığınız, esasında sizin öz benlikleriniz lehinedir. Allah’ın yüzünü arzulama dışında bir şey için infak etmiyorsunuz. İnfak ettiğiniz her nimet size tam bir biçimde geri verilir. Ve siz, asla zulme uğratılmazsınız.” – BAKARA SURESİ 272

“İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanırlar. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkandan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir.” – BAKARA SURESİ 273

“Mallarını; gece ve gündüz, gizli ve açık infak edenler var ya, işte onlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Korku yoktur onlar için; tasalanmayacaklardır onlar.” – BAKARA SURESİ 274

5- Korkusuz Olmak.

“Ey inananlar! İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah, yakında, kendilerini sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı boynu bükük, kafirlere karşı başı dik bir topluluk getirecektir. Bunlar Allah yolunda savaşırlar, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın dilediğine sunduğu bir lütuftur. Allah, yaratılışı ve yarattıklarını genişletir, her şeyi bilir.” – MAİDE SURESİ 54

“Size ne oluyor da Allah yolunda ve “ey Rabbimiz, bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder” diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!” – NİSA SURESİ 75

“Ey iman edenler! İnkar edenlerle savaşmak üzere karşılaştığınızda, sakın onlara arkalarınızı dönmeyin. Her kim böyle bir günde, savaşmak için başka bir yer tutmak yahut başka bir birliğe katılmaya gitmek dışında onlara arkasını dönerse, Allah’tan bir gazaba çarpılmış olur. Varacağı yer cehennemdir onun. Ne kötü varış yeridir o!” – ENFAL SURESİ 15, 16

“Allah’a inanın, O’nun resulüyle beraber savaşa çıkın” anlamında bir sure indirildiği zaman, onların imkan ve servet sahibi olanları, senden izin isteyerek şöyle demişlerdi: “Bırak bizi, oturanlarla beraber olalım.”. Geride kalan kadınlarla beraber olmayı yeğlediler. Kalpleri üzerine mühür basılmıştır. Artık anlayıp kavrayamazlar.” – TEVBE SURESİ 86- 87

6- Münafıklık / İki Yüzlülükten Uzak Kalmak.

İnananları bırakıp Allah ve düşmanları ile iş birliği yapmak Kuran’da, Cehennemin en dibi ile cezalandırılan en büyük günahlardan biridir. 

“Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “inandık” diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin…> Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir
rezillik vardır onlar için; ahirette de büyük bir azap var onlara. Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka basa yerler. Sana geldiklerinde ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri / adaleti ayakta tutanları sever.” Maide Suresi 41 – 42. Ayetler

“İkiyüzlülere şunu muştula: Kendileri için korkunç bir azap öngörülmüştür. Öyle kişiler ki onlar, müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar ediniyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah’ındır.” – Nisa Suresi.138-139

“Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz? Şu da bir gerçek ki ikiyüzlüler, ateşin en alt katındadırlar. Onlar için bir yardımcı asla bulamayacaksın.” – Nisa Suresi 144-145.

“Müminler, müminleri bırakıp da küfre sapanları gönül dostu edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah’la ilişiği kesilir. Ancak bir sakınma ile onlardan korunmanız müstesna. Allah sizi kendisinden sakınmaya çağırır. Ve dönüş yalnız Allah’adır.” – Ali İmran Suresi.28.

7- Fitneden / Bölücülükten Uzak Kalmak.

” ….Fitne / baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür…..” – Bakara Suresi 191

” …. Fitne / baskı ve bozgunculuk, cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür….” – Bakara Suresi 217

“Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. Eğer çarpışmaktan vazgeçerlerse artık zulme sapanlardan başkasına düşmanlık edilmez.” – Bakara Suresi 193

“Allah ve resulüyle savaşanların yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur:  Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.” – – Maide Suresi 33

“İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah’ı tanık tutar. Oysa ki o, düşmanların en yamanıdır. Yanından ayrıldığında / işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysa ki Allah, fesadı sevmez.” – Bakara Suresi 204-205

8- Faiz / Riba / Tefecilikten Uzak Kalmak.

Faiz ve faizcilik en büyük günahlardan biridir. Allah, başkalarına para vererek, o parayı fazlası ile geri almayı kesinlikle yasaklamıştır. Günümüzde, faizcilik yani tefecilik, özellikle bankalar tarafından ve yasal olarak yapılmaktadır.. Parayı güvenlik nedeni ile evde tutmak yerine bankaya yatırmaktan başka bir çözüm de şu an için maalesef yoktur.

“Ey iman sahipleri, Allah’tan korkun. Ve eğer inanıyorsanız ribadan geri kalanı bırakın. Eğer bunu yapmazsanız, Allah ve resulünden bir harp ilanını duymuş olun. Tövbe ederseniz, mallarınızın esasları / ana paralarınız sizindir; ne zulmeden olursunuz ne de zulme uğratılan.” –  Bakara Suresi 278-279

“Ey iman sahipleri! Ribayı öyle kat kat katlayarak yemeyin. Allah’tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz.” — Ali İmran Suresi, 130

“O ribayı yiyenler, şeytanın bir dokunuşla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu böyledir, çünkü onlar, “alış-veriş de riba gibidir” demişlerdir. Oysa ki Allah, alış-verişi helal, ribayı haram kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah’a kalmıştır. Yeniden ribaya dönene gelince, böyleleri ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada. Allah, ribadan beklenen artışı mahveder, sadakalar karşılığında artışlar getirir. Allah, nankörlüğe batmış günahkarların hiçbirini sevmez. Ey iman sahipleri, Allah’tan korkun. Ve eğer inanıyorsanız ribadan geri kalanı bırakın. Eğer bunu yapmazsanız, Allah ve resulünden bir harp ilanını duymuş olun. Tövbe ederseniz, mallarınızın esasları / ana paralarınız sizindir; ne zulmeden olursunuz ne de zulme uğratılan. Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.” —  Bakara Suresi, 275 – 276- 278 – 279 – 280

9- Öfkeden Uzak Kalmak.

“Onlar, günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri zamansa, affedenler onlar olur.” – ŞURA SURESİ 37

“ …. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever.” – ALİ İMRAN SURESİ 134

“Güzellikle çirkinlik / iyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel tavırla sav. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiştir.” – FUSSILET SURESİ 34

10- Kibirden Uzak Kalmak.

“Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah, kurula-kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez.” – LUKMAN SURESİ 18

“Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.” – İSRA SURESİ 37

“Göklerdeki ve yerdeki canlı şeyler de melekler de yalnız Allah’a secde ederler ve hiç de büyüklük taslamazlar.” – NAHL SURESİ 49

“Allah’a kulluk edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez.” – NİSA SURESİ 36

11- İsraftan uzak kalmak.

“Ey Ademoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez.” – A’RAF SURESİ 31

“Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimlerde oluşturan O’dur. Her birinin meyvasından olgunlaştığı zaman yiyin ve hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez.” – EN’AM SURESİ 141

“Onlar harcadıkları zaman ne savurganlığa saparlar ne de cimrilik ederler. O ikisi arasında bir dengedir bu.” – FURKAN SURESİ 67

“Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi halde kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın.” – İSRA SURESİ 29

VE SON…

Nasıl bir insan olmalıyız?
Dinler arasında belirgin bir farklılık var mı?
Varmış gibi gösterilen sorunlar, her dinin kendi yobazlarından mı kaynaklanıyor?
Yoksa, her din farklı yollardan aynı amaca mı hizmet ediyor?

YOBAZLIKTAN AYRIŞTIRILMIŞ DİNLERİN ORTAK NOKTASI

Dinlerin tamamı aynı yolda ve aynı hedefe ulaşmayı arzulamaktadır.

“Allah dileseydi, elbette ki sizi bir tek ümmet yapardı. Ama O, dilediğini saptırıyor, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzluyor. Yapıp ettiklerinizden mutlaka sorgu-suale çekileceksiniz.” – NAHL SURESİ 93

“ Herkesin bir yönü vardır, ona döner. O halde hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya getirecektir. Allah her şeye güç yetirendir.” – BAKARA SURESİ 148

“Biz indirdik Tevrat’ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah’a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb’e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah’ın Kitabından korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah’ın Kitabı’na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kafirlerin ta kendileridir. O Kitap’ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, burna burun, kulağa kulak, dişe diş… Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.” – MAİDE SURESİ 44, 45

Ardından o peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Tevrat’tan yanında bulunanı doğruluyordu. Ona İncil’i verdik. Hidayet ve ışık vardı onda. Tevrat’tan yanında olanı tasdikleyici idi. Doğruya ve güzele kılavuzdu, takvaya sarılanlara bir öğüt. İncil bağlıları Allah’ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.” – MAİDE SURESİ 46, 47

Sana da Kitap’ı hak olarak indirdik. Kitap’tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenirliğini sağlayıcı olarak. O halde onlar arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet, Hak’tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol ve bir metot belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir. Sen de aralarında, Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçoğu doğru yoldan iyice sapmış bulunuyor.” –  MAİDE SURESİ  48, 49

“Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık. Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!” – MAİDE SURESİ 65, 66

Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. De ki: “Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz.” Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Küfre batan topluluk için tasalanma artık.” – MAİDE SURESİ 67, 68

“De ki: “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a, torunlarına indirilmiş olana, Musa’ya, İsa’ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O’na teslim olanlarız.” ALİ İMRAN SURESİ 84

“ Resul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah’ın resullerinden hiçbirini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: “Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır.” BAKARA SURESİ 285

Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe inanıp barışa yönelik iş / iyilik yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.” – MAİDE SURESİ 69

  

ALLAH’A SAYGI, ÖNCELİKLE TÜM YARATTIKLARINA SAYGILI OLMAKTIR.

Yaşadığımız süre boyunca bizlere ait olduğunu düşündüğümüz;
Doğa, Canlılar, Bitkiler, Ağaçlar,
Bin bir çeşit Yiyecekler,
Dağlar, Taşlar, Kuşlar,
Hayvanlar, Böcekler,
Hava, Su, Toprak,
Göller, Akarsular, Denizler,
Evler, Yatlar, Katlar, Evler, Arabalar, Servetler
ve
İNSANLAR.
Kısaca her şeyin;

Bizlerin malı değil, bizlere ALLAH tarafından yalnızca gelecek nesillere aktarılmak üzere
emanet olarak verilmiş olduğunun görülmesi ve anlaşılması gerekiyor.
Bu emanetleri şefkatle sarar, israf etmeden ve özenerek kullanabiliriz ama kesinlikle zarar veremeyiz.
Aksine; Geleceğe daha iyi bir şekilde aktarılmasına destek olmak en büyük, en kutsal ve en zorunlu görevimizdir.

TÜM DİNLERİN VE İNSAN OLMANIN GEREĞİ BUDUR…