Demokrasi Dediğin…

Demokrasi Nedir?

Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.

Birçok ülke gibi, Türkiye de “DEMOKRASİ” ile yönetilmekte…
Görünürde olan bu…
Gerçekte olan ise, gerçekten bu mu?

Türkiye’de uygulanan demokrasiye bir göz atalım:

Belli sayıda partiler vardır.
Neredeyse isteyen herkes parti kurabilir.
Seçimler yapılır.
Oy verme hakkına sahip olan herkes seçimlerde oy verir.
Hatta, yine çok demokratik bir şekilde oy vermeyene ceza bile verilir.
Yani görünürde olan tamı tamına dört dörtlük bir demokrasidir…

Gerçekte olanlar ise şu şekildedir :

Kendilerini tanıtmak için devlet yardımı alan,
Başa güreşen birkaç partidir.
AMA, Deveyi hamudu ile götüren ise iktidar partisidir.
Yani,” İktidarsan, her türlü gücü kendine kullan” ilkesi…

Partilerin reklam ve tanıtım harcamalarına inanılmaz para harcanır.
Hatta, verilen devlet yardımı bile devede kulak kalır.
Herşeyin demokraside şeffaf olması lazımdır
AMA partilere, kimin ne kadar para akıttığı ve neden akıttığı asla belli olmaz..

Partiler seçim konuşması adı altında
Küfür dahil biribirilerine her türlü hakareti yaparlar,
Her türlü yalanı söylerler, şerefsizlikle itham ederler
AMA halk, kimin doğrucu ve yalancı olduğunu asla bilmez, bilmeyecektir.

Ekonomi bellidir, model bellidir, gelir bellidir,
Borç bellidir, İşsizlik bellidir, Açlık bellidir,
Enflasyon bellidir, her türlü aktivite bellidir,
AMA gidişat, iyi midir kötü müdür?
Asla belli değildir.

Bütün medya, gazeteler, televizyonlar, harıl harıl çalışır.
Sistem demokrasidir, seçimler bellidir, partiler bellidir
AMA birkaç parti dışında kimseyi hiçbir yerde göremezsin…

Parti kurmak kolay, ekip kurmak kolay…
AMA zor olan yaşamaktır.

Tanıtım yapmak zor iş, yoğun emek lazım.
Halka ulaşmak, oy bulmak zor iş otobüs lazım.
Kendine oy verecek insanları bulmak zor iş, gazete lazım, televizyon lazım.
Para lazım PARA;
AMA ne yazık ki yeterli parayı asla bulamazsın.

Sistem Demokrasi yani eşitlik,
Şirketler yoğun anketler düzenler,
Görünürde çok ciddi firmalar, halkı yoklarlar, nabız tutarlar,
Hep bir ağızdan derler ki, birkaç parti meclise girer…
AMA diğer partiler zaten prematüre doğmuş, küvezlerde can çekişmektedir.
Mecliste işleri ne?
Bu partiler seçilmemiştir, seçilemezler,
Ve neredeyse, tamamı daha başta kaybedenlerdir…

 

BİRİ BUNU, DEMOKRASİMİZE AÇIKLASIN

ANAYASA MADDE 10-  EŞİTLİK İLKESİ der ki;
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.  Hiçbir bireyin haksız kazanç elde etmek hakkı yoktur. Kamu görevindeki kişiler, bulundukları mevki’yi hiçbir şekilde kendi çıkarlarına kullanamaz.”

Yani iktidar partisi olarak, kendilerine ağırlıklı tahsis ettikleri ve diğer partilere vermedikleri seçim yardımlarından bahsediyor. Medya’yı kendi çiftliği gibi kullanmaktan bahsediyor. Devletin ve kendi belediyelerinin kullandıkları kaynaklardan behsediyor. Seçimlerde söyledikleri yalanlardan bahsediyor. Kontrolündeki devlet kurumlarının yazmaları gereken raporlardaki gerçek değerleri engellemelerinden bahsediyor.

LAFIN KISASI;

Halk partilere oy verir ama burada görüyoruz ki,
Bütün Oylar, parayla medyayla, anketlerle,  yönledirilen partilere gönderilir…
(YİNE DE BU SONUÇLARDA KAFA KARIŞTIRAN SORU İŞARETLERİ VARDIR.
Bunu başka bir makalede değerlendireceğiz.)

BAŞA DÖNELİM

Şimdi en başa dönelim ve bu 2-3 partininin milletvekili seçme yapısına bakalım…
Başka bir deyişle, vatansever ve kültürlü bir vatandaşın milletvekili seçilme yollarına bakalım…

Sizi aday için kim önerecek?
Parti Başkanı…
Siz kendinizi kime tanıtacaksınız?
Parti Başkanına…

Parti Başkanı sizi neden aday göstersin?

Yalnızca aday olmak da yetmez;
Kaçıncı sıradan…
Bunlara etki eden faktörler nedir?
500 milletvekili için yaklaşık 5000 tane aday gösterilmesi gerekirse bir partiden,
Ki bunlar için en az 10 ve belki de 20 bin kişi ile görüşmek gerek;
Hangi adayın aday olacağı ve kaçıncı sırada aday olacağına kim ve nasıl karar verir?
Adam kayır”mamaca”, rüşvet al”mamaca” olmaksızın…
Tüm bunlara partideki 3-5 adam nasıl karar verir?
Bu işlemler yeterince adil olabilir mi?

ŞİMDİ EN ÖNEMLİ SORU GELİYOR…
Ya partilerdeki adayları belirleyen bu 3-5 (Yada 50-100) adam yanlışsa
ve doğru kişiler değillerse; yada oraya birileri getirilmişse;
O zaman ne olacak?

O zaman sistem tepeden aşağıya kadar yanlış işleyecek ve
Hem İktidarında ve hem de Muhalefetinde, Muhalefet yerine, 
Biribirilerini aklayan
Partiler Türeyecek…

Hatta, Emperyalizm Güdümünde…

Asıl sorun da Burada Olmasın Sakın?

 

SONUÇ :

Türkiyenin ve demokrasi ile yönetildiği düşünülen ülkelerin çoğunun yönetim şekli Demokrasi değil Oligarşidir ve;

OLİGARŞİ, EMPERYALİZM İÇİN BİÇİLMİŞ BİR KAFTANDIR…
Diğer Makale için Tıklayınız … : “Adı yalnızca “Sandık” Olan, Demokrasi Değil Tabuttur.

OLİGARŞİ
Genelde yönetimdeki grup, askeri, siyasi veya maddi olarak ülkenin önde gelen
gruplarından birisidir. Bazı siyaset bilimcileri, yönetim şekli ne olursa olsun, her
devletin yönetiminde mutlaka bir oligarşi olduğunu belirtirler.
Oligarşi, küçük bir azınlığın yönetimde olduğu devlet biçimidir. Bu açıdan ele alındığında,
oligarşi kavramı, devletin tüm kurumlarının küçük bir azınlığının kontrolünde olması demektir.

 

Kaynaklar :
http://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%B6netim_bi%C3%A7imleri