Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok

Batı Cephesinde Yeni Bir şey yok.

Alman yazar Erich Maria Remarque’nin ilk ve en tanınmış eseri olan Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (1929) – ((Im Westen nichts Neues) romanını baz alınarak yapılan 1930 yapımı filmin, 2022 yılı versiyonu. 20 yüzyılın dünya klasikleri arasında yer alan bu çarpıcı roman aslında, yazar Remarque’nin henüz 18 yaşındayken katıldığı Birinci Dünya Savaşı’ndaki acı deneyimlerini oldukça çarpıcı biçimde kaleme aldığı bir eserdir. Savaşın silah altındakiler açısından acımasızlığını ve saçmalığını o kadar net biçimde anlatır ki roman, yıllar sonra Nazi Hükümeti tarafından yakılan yüzlerce, binlerce kitaptan biri olur. (Detay için Bakınız: *1)

Türkiye’nin Batı Cephesinde de durum aynı.

Yeni bir seçim arifesinde,
Mevcut iktidarın liderlik yaptığı Cumhur ittifakı ile
Ana muhalefetin liderlik yaptığı, Millet ittifakı,

“İnanılmaz rekabet varmış” gibi görünen bir seçim sistemi arenasındalar.

Sırasıyla,
Yanılmaktan bıkmayan ile Yenilmekten bıkmayan,  yeni bir unvan maçında karşı karşıya geliyor.
2019 yılı seçimlerindeki kara düzen, 2023 yılında birebir devam ediyor.
Yani yeni bir şey yok.

AKP, CHP, HDP gibi bilumum ve ne kadar
Amerika ve NATO aşkı ile yanıp tutuşan,
Türk Milleti’nin değil, kendi çıkarlarını esas alan,
Partilere yapılan milyonlarda gözleri kalanlar;
Bunu bir “Demokrasi” sananlar,
Tek başlarına bir “hiç” olanlar
Bir araya gelmiş ve karşılıklı olarak gruplaşmış.

Hepsi gardlarını almış, tam tekmil.
Kaç fabrika yapılabilecek,
Kaç işsize ekmek götürebilecek paralar,
Emek, işgücü ve kaynak oluk oluk akıtılıyor.
Tüm reklam panoları dolmuş, arasan sana yer yok.
Atan atana, Söven sövene, Yalan yalana;
Yeni bir çıkar şampiyonasına hazırlanıyor.

Sosyal medya ve yapılan konuşmalardan izleseniz,
Sanırsınız ki fırsat bulsalar birbirlerinin gırtlaklarını kesecekler.
Oysa, biraz daha dikkatli bir gözlemle bakınca,
Görünürde aralarındaki büyük karşıtlık,
Özde aralarında çok büyük bir uyum şekline dönüşüyor. 
Bir zamanların,
“Yok Aslında Birbirimizden Farkımız, ama Biz Osmanlı Bankasıyız”
sloganlı banka reklamı gibi…

Şu ana kadar, ortak noktalarda,
Gelsin Evet’ler…

NATO’ya Evet!
Irak işgalinde Nur Bacı’nın çığlıklarına Evet!
1 koyup 3 almaya çalışarak savaşa Evet!
Bütün Özelleştirmelere Evet,
HDP – PKK’ya Evet!
FETÖ’cülere Evet!
Vatan’ı Satmaya Evet!
Avrupa Birliğine Evet!
Amerika’ya Evet!
Yalan siyaset yapmaya Evet!
Atatürk’e her türlü hakaret etmeye Evet!
Atatürk’ü yıkmaya Evet!
Amerika’nın tüm dünyada oluşturduğu zalimliğe Evet!
Tarihsel Yobazlara Evet!
Kaynak olmadan bol keseden saçmaya Evet!
Kanal İstanbul gibi tamamen rant üzerine kurulu harcamalara Evet!
Amerika’dan, Avrupa’dan para dilenmeye Evet!
Demokrasiye aykırı, belli parti yardımlarına Evet! Evet! Evet!

Kılı kırk yarsa meclise giremeyecek adamlar, Meclis içerisinde gruplar kurarak,
gözlerini Parti Seçim Yardımlarına dikmiş avantaları paylaşmaya hazırlanıyor.

Gelsin Hayır’lar


Türk olmaya Hayır!
Cumhuriyet’e Hayır!
Atatürk’e Hayır!
Üretime Hayır!
Komşularla iş birliğine Hayır!
Asya’ya Hayır!

SİSTEM ELEMANLARI öyle bir hale getirilmiş ki,
12 Eylül öncesi, tam aksi,
“NATO’ya Hayır!  Kahrolsun Amerika, Kahrolsun Emperyalizm”
olarak haykıran devrimci pos bıyıklılar bile artist olmuş,
Yanlarına başka artistleri toparlıyor.

Sağında, Ekonomiden sorumlu Ali Babacan
Solunda, Dış İşlerinden sorumlu Ahmet Davutoğlu.
Ortada, Cumhur İttifakı Lideri Recep Tayyip Erdoğan

Bu arada, bir yapıdan ayrılanlar, başka bir yapıda birleşiyorlar,
Siyaset meydanında siyasetçiler, oradan buraya, buradan şuraya
KÖŞE KAPMACA oynuyor.

Sağında, Yüce Divanda yargılanacağına yemin ettiği Ali Babacan
Solunda, “Türkiye’nin en çapsız Dış İşleri Bakanıdır.” diyerek aşağıladığı Ahmet Davutoğlu.
Ortada, Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu.


Ey Amerika! Sen nelere kadirsin?
Aklından, bizler için iyi olmayan neler geçiyor biliyoruz.
Planlarınız bitmek tükenmek bilmiyor.
Ey Yeşil Benjamin Franklin yüzlü kâğıt parçaları! Sen nelere kadirsin?
Neler yapabildiğini görüyoruz.

Siz ancak;
Yüreğinde Vatan,
Göğsünde İman,
Allah’tan Korkan,
Şehit kanları ile sulanmış topraklarda,
doğmuş, büyümüş, olgunlaşmış insanlar
dışındakileri satın alabilirsiniz.

Kimler BUNLAR;
Mustafa Kemal’in dehası, bütün bu olan bitenleri, 100 yıl önceden kavradığı KİŞİLER
Sanki bu günleri tahmin ederek, Mustafa Kemal Atatürk ne demişti?

İşte aynen aşağıdaki şekilde ve mevcut sistemin tek cümle ile özeti:

“Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.” –  Gençliğe Hitabe ’den paragraf

Şu ana kadar olanlara kısaca göz atacak olursak;

Burada biz diyoruz ki, işimiz zor. Çok zor.
Karar zor zira “Hımhımla Burunsuz, Birbirinden Uğursuz” atasözü gerçekleşiyor.
“Yukarı oy atsan bıyık, aşağı oy atsan sakal.” şeklinde.
Çözümsüz gibi görünmesine rağmen, derin bir nefes çekiyoruz sonra,
Tekrar diyoruz ki,

Önce Akıl… Önce Vatan…

Sonra,

Bize Millet Yeter,

Bize Allah Yeter.

Bize, biraz daha SABIR, Yeter.

Ve,
HER ŞEY YOLUNA GİRER…

 

Yakında neleri göreceğiz?
Dünya kaynaklarını yüzyıllardır sömüren
Milyonlarca insanı, canlıyı bu amaçla katleden,
Toplumlara, devletler, halklar arasına bölücülük sokan,
Onları birbirine kırdıran,
Bu amaçla,
Tuzaklar üstüne tuzaklar kuran
Küresel Dünya Tiyatrosu, son perdesini oynuyor.

Sonra,
BÜTÜN DÜNYA ZALİMLERİ VE ZALİMLİĞİ SON BULACAK!
MAZLUMLAR KAZANACAK!

**************************************************

“Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Ve Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.”
Al-i İmran S. 54

“Onlardan öncekiler de tuzak kurmuştu, ama tüm tuzaklar Allah’ındır. Her benliğin ne kazandığını O bilir. Kafirler de bilecekler sonsuzluk yurdu kimindir!”
Rad S. 42

“Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.”
Enfal S. 30

**************************************************

 

NOTLAR (*1)

 

Yazıldıktan sonra yaklaşık bir asır geçse de insanoğlunun gözü doymazlığına ve savaşın vahşetine dair hala kanlı canlı bir anlatımla aktarılan ve de maalesef koca bir yüzyıla rağmen hiç eskimeyen bir hikâye. Yeni filmin yönetmen koltuğunda yine bir Alman sinemacı olan Edward Berger oturuyor, senaryo uyarlaması ise kendisiyle beraber Lesley Paterson ve Ian Stokell’e ait. Bu üçlünün En İyi Uyarlama Senaryo dalında taze taze BAFTA’ya uzandığını ayrıca aynı akşam (19 Şubat 2023) Berger’in En İyi Yönetmen, filmin de En iyi Film ödülüne layık görüldüğünü tarihe not düşerek yolumuza devam edelim.

2022 tarihli Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, tıpkı selefi gibi senaryo açısından daha rahat bir uyarlama tutumu izliyor; fakat önceki filme göre hikâyenin açılışını savaşın en orta, en çetin yerinden yapmayı tercih ediyor. Tıpkı neye uğradığından habersiz gencecik Alman askerleri gibi seyirciler olarak bizler de yoğun bir kurşun ve bombardıman taarruzuna maruz kalıyoruz. Henüz daha ilk dakikalarından itibaren başlayan kesintisiz, uzun planları ile seyircinin tüm dikkatini ekrana (evet, maalesef televizyon ya da bilgisayar ekranına) mıhlayan yapım, savaşın kaosunuancak içinde olduğunuzda görebildiğiniz akıl almaz saçmalığını ve boşluğunu 2 buçuk saat boyunca ürkütücü biçimde anlatıyor. Üstelik bu ürkütücülük sadece savaş ya da cephe sahneleriyle ve oradaki öykülerle sınırlı değil. Berger’in kamerası şehre, savaş dışına kalan insanların günlük hayatına ve tabii ki yönetici sınıfın kibrine çevrildiğinde insan olarak bir başka savaş daha veriyorsunuz kendi içinizde!

Filmin omurgası romandaki gibi cepheye gitmek için koşa koşa askere yazılan 4 lise arkadaşını temel alarak başlasa da, biliyoruz ki bu dostluk savaş meydanında çok uzun süre ‘canlı’ kalamayacak. 

Yönetmen Edward Berger

Senarist Ian Stokell, Lesley Paterson

Oyuncular: Felix Kammerer, Albrecht Schuch, Aaron Hilmer Fragman için Bknz: https://www.beyazperde.com/filmler/film-182953/fragman-19563666/

 

 

Bu NATO da Neyin Nesi?

Bu NATO da neyin nesi?

NATO’nun neyin nesi olduğunu biliyoruz ama neden İsveç ve Finlandiya
bir anda NATO ile ilişkilendirildi; Yani şu anda…

Bu ülkelerin NATO üyelikleri bu kadar önemliyse,
Neden çok, çok daha uzun yıllar önce gündeme
gelmedi de şimdi geldi?

Karşıda, cin gibi zeki bir emperyalist ülke.
Süper bir güç.

Karşılıksız bastıkları kağıt parçaları ile neredeyse 100 yıldır
tüm dünyayı dolandırmış,
Bununla büyük bir ordu kurmuş.

Ordu, Amerikan halkına mı hizmet ediyor?
Muhtemelen Hayır.
Bu paralarla kurulan, NATO adı altında ÇETE ile
neredeyse bütün Avrupa’yı yönetiyor.
Amerika derin devleti, dünyanın üst düzey tüm siyasetçilerini
Kendilerine çalışır hale getirmiş,
Muma çevirmiş.

Şimdi bir anda, durup dururken,
Neden, İsveç ve Finlandiya birden bire gündeme taşındı?
Ardından, Türkiye aleyhinde kör göze parmak sokarcasına çalışmalar…

Şimdi kendimize soralım:

Amerika istese, bu ülkeleri 50 yıldır NATO bünyesine alamaz mıydı?
Türkiye’nin bu konudaki sözü ve kararı çok önemliymiş gibi;
Amerika Demokrasiye, Hukuk ve adalete çok inanıyormuş gibi…

Neden şimdi?
Üzerinde biraz düşünmek gerek…

Örneğin, 1980 yılı 12 eylülünden sonra,
Burnumuzun dibindeki Yunanistan
1972’de ayrıldığı NATO’ya nasıl geri dönüş yaptı?
Amerika istedi mi olur,
Amerika mutlaka bir yol bulur.

Amerika, uzun zamandır, Türkiye’yi işgal etmekle ilgili sayısız tatbikatlar yapıyor.
Millenium Challenge 2002 tatbikatı,
tüm yönleriyle Türkiye’yi işgal planı amaçlı olarak yapılmıştır.
Şimdi,
Bu amaca yönelik, Türkiye’nin etrafı Amerikan üsleri ile donatılıyor.
Belki milyarlarca, milyarlarca dolarlık silah ve teçhizat depolanıyor.
Amerikan uçak gemileri Türkiye yakınlarında demirliyor.
İçeride ve dışarıda bulunan tüm bu silahlar Türkiye’ye karşı hazırlanmış görünüyor.

Ve en kritik olanı:
Türkiye toprakları içerisinde NATO adı ile bir sürü Amerikan üssü varlığını sürdürüyor.
Yani dışarıdaki Amerikan üsleri ile İçerideki Amerikan üsleri bir bütün.
Özellikle Türkiye’de bulunan NATO yani Amerikan üsleri, vazgeçilmez.
Amerika bu üslerin en azından şu an kaldırılmasını istemiyor.

Türkiye’yi tehdit eden Amerikan / NATO üsleri

Yani, ana fikre bakınca

İsveç ve Finlandiya bir yem.
Bir numara.
Türkiye için.

Onların şu aşamada NATO’ya alınmaları veya alınmamaları belki önemli bile değil.
Önemli olan, Türkiye’nin elinde bir KOZ varmış gibi göstermek.
Türkiye için bir karar hakkı (VETO) varmış gibi göstermek.
Bu şekilde de NATO’ya bağımlı hale getirmek ve
Türkiye içindeki üslerin açık ve faaliyette kalmasını sağlamak.
Rusya’ya karşı mı? Elbette Hayır…

Bu şekilde, Amerika, Türkiye’nin NATO’da varlığına devam etmesini istiyor.
Asya’nın yükselişi ile Türkiye’nin kontrol edilemez bir şekilde
Asya’ya katılması demek, ardından NATO’dan çıkmasını gündeme getirebilir.
Bu konuda yükselen sesler de var…
Bu durumda kuşkusuz Türkiye’de yer alan NATO yani Amerikan üsleri de kapatılabilir.
Ve Amerika bunu kesinlikle istemiyor…

Neden?

Şöyle düşünelim,
Sağlık olarak vücudunuzun tam içerisinde habis bir tümör var.
Her an patlayabilir. Ne zaman patlayacağı da sizin kontrolünüzde değil.
Yapılması gereken, Tümöre bir operasyon yapmak ve onu bünyenizden çıkartmak.

NATO üsleri, Amerika’nın Türk milletinin bedenine kurulmuş olan HABİS bir tümördür
Zaten, 15-16 Temmuzda FETÖ çetesine destek de vermelerinden sabıkalılar.
Çok şükür başarılı olamadılar.

Şimdi yeni bir hamle için aportta bekliyorlar.
Neyi bekliyorlar?
İç karışıklık…
Nasıl?

2023 yılı Mayıs ayında seçimler yapılacak.
Bu durum, Amerika’nın aradığı fırsat.
Oluşturulan ittifaklar arasında büyük bir kutuplaşma yaratılıyor.

Millet ittifakında ortaya atılan açıklamalardan görülüyor ki;
Türk düşmanı,
Vatan düşmanı,
Atatürk düşmanı,
FETÖ, PKK’nın kendileri ve yandaşları,
Bir sürü Vatan haini işbirlikçileri,
Tüm Amerikan medyası ve Sosyal medyası,
Amerikan yönetimi, Amerikan Başkanı’nın kendisinin
destekleri ile birlikte bir tarafta gruplaşmış,
Aşure gibi içerisinde olmayan yok.
Bol keseden atıp tutuyorlar.
Söyledikleri gibi, 1945’lerden beri Türk siyaseti, Ordu ve kademelerine,
Emniyet güçlerine ve önemli mevkilere yerleştirilmiş ve 15-16 Temmuzdan
sonra büyük kısmı hapishanelere tıkılmış,
FETÖ ve PKK bağlantılı olanları hücrelerinden çıkarmaya kalksalar,
büyük bir kesim mutlak surette buna karşı duracaktır.

Türkiye’yi 20 yıldır borç batağına sürüklemiş olan, Cumhur ittifakı kazansa,
seçimlerin adil olmayacağına yönelik sürekli medya pompalamaları yüzünden,
kazananın hile yaptığı yönünden karşı hareketler olabilir.

Şimdiden bu hazırlıkları yapıyorlar.

Yani, bilinçli bir kargaşa planı hazırlanıyor.
Amerika’nın bu konuda tüm dünyada sayısız sabıkaları var.

Biri kazanı harlayınca toz dumana katılır ve neyin ne olduğu seçilemez duruma gelir.
Emperyalistleri en büyük numaraları da budur.

Bunun dışında, kurumlara veya birilerine karşı yapılabilecek özel planlı eylemler ile
işleri daha da karışık duruma getirebilirler.
Bunun Türkiye’de çok örneği mevcut.
12 Eylül 1980 öncesi aynı kişilerin, sağ ve sol kahvehanelerini kurşunlayıp
12 Eylül’e davetiye çıkarmaları gibi.
1 Mayıs 1977’de Taksim meydanında İşçi bayramı için toplanmış olan vatandaşlara
uygulanan planlar gibi…
Aynı planlar bu seçimler için de yapılmış görünüyor.

Güçleri asla yetmez ama,
İçeride ve dışarıdaki NATO çetesi yani ABD kuvvetleri ise hazırda bekliyor.
Bir kargaşa…
Birileri onları kendilerine destek için Türkiye’ye bile davet edebilecek gücü kendinde görebilir.

İşte böyle bir durum söz konusu olduğunda,
Özellikle, İçeride Türkiye’nin tam göbeğindeki
NATO üslerinde bulunan bu silahlar, teçhizatlar, ajanlar,
Kendilerini destekleyen vatan hainleri ve gruplara
sınırsız destek sağlama eğiliminde olabilirler.

Kazakistan’da, 2022 yılı Ocak ayında yapılmaya çalışılanın çok daha kapsamlısı.
15-16 Temmuz’da yapmaya çalıştıklarından gibi.

İŞTE AMAÇ BUDUR…

NATO’nun Türkiye içindeki üsleri,
Amerika için şu anda çok değerlidir.

YA DA,
YA DA BAŞKA GELİŞMELER OLUR.

ENİNDE SONUNDA OLACAK OLAN KENDİNE BİR YOL BULUR.

Sonunda olması gereken gerçekleşir.
Yapmayı planladıkları KARGAŞA kendilerini vurur.

Yönetimle anlaşamayan eyaletler,
Bağımsızlık girişimleri,
Ezilen halkın, çok haklı olarak hakkını araması.
“Ordumuz, Afganistan’da, Libya’da, Irakta, Suriye’de,
Ve dünyanın her yerinde ne işi var” diyenler,
Küçük bir azınlığın menfaati için,
Milyonlarca aç mazluma dönüştürülenler,
Bir araya geldiğinde ve haykırmaya başladıklarında ne olacaktır?

Amerika, kendi derdi ile uğraşmaya başlayacaktır.
Bir süre sonra, Ordularını, üslerini tüm dünyadan toplar ve
Kendilerini AMERİKAN Halkı’nın çizmeleri altında kalmaktan korumaya çalışır.
Ezilen halk da “büyük bir şey gibi görünen” bu orduları ezer, geçer.

Kısaca, yüzyıllar boyunca,
BİRİLERİNİN refahını ve azgınlığını artırmak için bin bir türlü
Tuzak icat ederek zalimlik yapanlara da kurulacak bir tuzak
mutlaka gerçekleşecektir…

Kapitalizmin ve Emperyalizmin Çöküşünü Heyecanla Bekliyoruz.

ÇOK YAKINDA…


Referanslar:

https://www.aydinlik.com.tr/haber/millenium-challenge-2002-tum-yonleriyle-abdnin-turkiyeyi-isgal-plani-367736

 

AKIL

Türk Milletinin aklı çalındı.
Yeni değil, yüzyıllar önce.
Dili Türkçe olan insanlara, Arapça bir “din” üretildi, diretildi;
Bir sürü mazeret sunularak…
“AKIL” arka plana alındı, “Cehalet” ön plana…

İnsanlar Kuran’ı Arapça olarak okudu, okudu.
Bir “Yusuf” hikayesini anlamadı,
Kölelikten, Firavunun baş yardımcılığına kadar uzanan uzun yolu…
Davut’u anlamadı,
Oğlu Süleyman’ı, onun güçlerini.
Melike Belkıs’ı, haberci Hüdhüd isimli kuşu
Bir Karıncanın “Aman dikkat! Süleyman’ın ordusu bilmeden sizi ezmesin” serzenişini;
Musa’yı anlamadı. Bir asa darbesi ile o kocaman denizin ortadan ikiye yarılışını.
İsa’yı, annesi olan o mükemmel insan Meryem’i,
Zekeriya ve Yahya’yı anlamadı
Muhammed’i anlamadı.
Cehaletin; inanca, ahlaka, dürüstlüğe ve güce dönüşümünü…
İblis’i ve onun çeşit çeşit tuzaklarını hiç anlamadı…

En önemlisi ise,
Rab’bin tüm alemlere olan seslenişini anlamadı.
Yaratılışı, yaşamı, ölümü, kelebek süreci kadar kısa olan hayatı.
Paylaşımı, sevgiyi, övgüyü, tehdidi, Cenneti, Cehennemi
Ve Yaratan’ın sınırsız güç ve kudretini anlamadı.

“Sonra buhar / duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” Onlar şöyle dediler: “İsteyerek geldik.”. Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşte bunlar Aziz ve Alim olanın takdiridir.
– Fussulet S. 11-12

Okudu ve okumaya devam etti yüzyıllar boyu ve
Okuyup anlamamaya bir anlam katmaya çalıştı…

Beş vakit namaz kıldı,
Arapça sureleri okuyarak
Ama hiçbirinin anlamını bilemedi.
Bu arada okuduklarını doğru telaffuz edebildi mi?
Muhtemelen hayır
Çünkü Arap değil, bir Türk’tü

Sonra
Kıyamet borusu üflendi, iki kere peş peşe
Hesap vakti geldi, sorgulama başladı.
Gördü ki, doğru bildiği çok şey hatalı veya yanlış.
Geriye dönmekse artık mümkün değil.

 

SORGULAMA GÜNÜ:

Dedi: “Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” – Enfal S. 22
Dediler: “Neyi yanlış yaptık?”

Dedi: “Çoğu şeyi”
Dediler: “Biz bunların hep doğru olduğunu düşünmüştük.”

Dedi: “Neden?
Dediler: “Atalarımızı böyle bir yolda bulduk ve onlara uyduk”
Dediler: “Onlar sürekli ibadet ederlerdi, namazlarını oruçlarını hiç aksatmazlardı.”
Dediler: “Onların doğru yol üzerinde olduğunu düşünmüştük.”

“Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: “Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu.” De ki: “Allah, edepsizliği / iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?””- Araf S. 28
“Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” dendiğinde: “Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulunduğumuz şeye uyarız.” derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!..” – Bakara S. 170

Dedi:” Sizlere gönderilen Kitap’ı hiç okumadınız mı?”
Dediler: “Okuduk hatta çok okuduk ama anlamadık”

Dedi: “Neden”
Dediler: “Çünkü O Arapça bir kitaptı ve biz Arapça bilmiyorduk.”

Dedi: “Bu yüzden mi, “Yap” dediğim şeyi yapmadınız ve “Yapma” dediğim şeyleri pervasızca yaptınız”
Dedi: “Peki! Sizin lisanınıza aktarılmış olan Kitap yok muydu?”
Dedi: “Örneğin İbranice yazılmış İncil’i, dili farklı olan her millet kendi lisanı ile okurken siz neden bu yolu izlemediniz?”

Dediler: “Düşünemedik, aslında aldatıldık. Sanırız, Arapça dilinin, Kitap’ın kendisinden daha kutsal olduğunu ve bizleri Kitap hakkında bilgilendirenlerin doğruları söylediklerini varsaymıştık.”
Dediler: “Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık.” – Mülk S. 10

Anlatılan bu öykü,
Hiç Fransızca bilmeyen birinin, Victor Hugo’nun Sefiller (Les Misérables) isimli romanının Fransızca olan orijinal versiyonunu okumasından ve anlamamasından daha farklı bir şey değildir…

Konu Allah’ın mesajları olunca, onları anlamadan okumak çok büyük bir bilgisizlik, akıl kayması, cahillik ama en önemlisi Allah’a yapılmış en büyük saygısızlıktır.

ÖNCE AKIL! ÖNCE DÜŞÜN !

Kim neden, kutsal kitabın anlayarak okunmasını istemiyor olabilir?
İnsanlarımız Allah’ın mesajlarını anlayarak okursa, neler daha farklı olabilir?

“…Ve Kuran’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku…” – MÜZZEMMİL S. 4

Kuran böyle bir mesajı ayet olarak açıklarken,
bir insan, anlamadığı bir mesaj hakkında nasıl düşünebilir?

Tüm bunları ince ince düşünmek lazım değil mi?
Belki de yaşanılan tüm bu olayların temelindeki en büyük sorun budur.

Bakınız : “Kuran’daki Kuran”

“Allah’ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği/uğursuzluğu/azabı, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.” – Yunus S. 100

“Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” – Enfal S. 22

“Aklınızı işletmeniz ümidiyle Allah, ayetlerini size böyle açıklıyor.” – Bakara S. 242

“Andolsun ki, resullerin hikayelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur’an, uydurulacak bir hadis / bir söz değildir; aksine o, kendinden önceki vahyi tasdik eder, her şeyi ayrıntılarıyla gösterir. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve rahmettir.” – Yusuf S. 111

“Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık-seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Aziz’dir, Hakim’dir O…” – İbrahim S. 4

“Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” – Yusuf S. 2

“Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an yaptık.” – Zühruf S. 3

“Biz o Kur’an’ı senin dilinle / senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.” – Dühan S. 58

AKIL VE AKLIN KULLANILMASININ GEREKLİLİĞİ İLE İLGİLİ DİĞER AYETLER

BAKARA SURESİ
“……….. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” – 44. ayet
“……….. Allah’a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık.” – 66. ayet
“……….. Size ayetlerini gösteriyor ki, aklınızı işletebilesiniz.” – 73. ayet
“……….. Aklınızı işletmeyecek misiniz?” – 76. ayet
“……….. aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır.” – 164. ayet
“……….. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!..” – 170. ayet
“……….. Bu yüzden akıllarını işletemez onlar.” – 171. ayet
“……….. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.” – 197. ayet
“Aklınızı işletmeniz ümidiyle Allah, ayetlerini size böyle açıklıyor.” – 242. ayet
“……….. Eğer iman sahipleri iseniz, bunda sizin için elbette bir ibret vardır.” – 248. ayet
“……….. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.” – 269. ayet

ALİ İMRAN SURESİ
“……….. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.” – 7. ayet
“……….. İşte bunda, gözleri olanlar için gerçek bir ibret vardır.” – 13. ayet
“……….. aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır.” – 190. ayet
“Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ……….” – 191. ayet

NİSA SURESİ
“Kur’an’ı iyice okuyup düşünmüyorlar mı? ……….” – 82. ayet

MAİDE SURESİ
“……….. Çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.” – 58. ayet
“……….. O halde, ey akıl ve gönül sahipleri! Allah’tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz.” – 100. ayet
“……….. ve çoğu da akıl erdiremiyor.” – 103. ayet

EN’AM SURESİ
“……….. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?” – 32. ayet
“……….. Hala düşünmüyor musunuz?” – 50. ayet
“……….. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.” – 99. ayet
“… Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz.” – 151. ayet

A’RAF SURESİ
“Bir kitaptır bu; sana indirildi, onunla uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak ……….” – 2. ayet
“……….. Düşünüp ibret almanız umuluyor.” – 57. ayet
“………. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?” – 169. ayet

ENFAL SURESİ
“Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” – 22. ayet

YUNUS SURESİ
“………. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” – 16. ayet
“………. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle detaylandırıyoruz biz.” – 24. ayet
“………. Hele bir de akıllarını kullanmıyorlarsa!” – 42. ayet
“………. Hele kalp gözleriyle de görmüyorlarsa!” – 43. ayet
“………. Hiç kuşkusuz bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır.” – 67. ayet
“Allah’ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği/uğursuzluğu/azabı, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.” – 100. ayet

HUD SURESİ
“………. Hala düşünmüyor musunuz?” – 30. ayet
“………. Hala aklınızı çalıştırmayacak mısınız?” – 51. ayet
“………bunda elbette ki ibret vardır……….” – 103. ayet

YUSUF SURESİ
“Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” – 2. ayet
“………. Hala akıllarınızı kullanmayacak mısınız?” – 109. ayet
“Andolsun ki, resullerin hikayelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur’an, uydurulacak bir hadis / bir söz değildir; aksine o, kendinden önceki vahyi tasdik eder, her şeyi ayrıntılarıyla gösterir. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve rahmettir.” – 111. ayet

RA’D SURESİ
“………. Bütün bunlarda aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ki ibretler vardır.” – 4. ayet
“………. Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır.” – 19. ayet

İBRAHİM SURESİ
“Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık-seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Aziz’dir, Hakim’dir O…” – 4. ayet
“………. Allah insanlara böyle örnekler verir ki, düşünüp ibret alabilsinler.” – 25. ayet
“İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah’tan başka ilah olmadığını bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.” – 52. ayet

HİCR SURESİ
“Hiç kuşkusuz bunda, işaretlerden anlam çıkaranlar için ibretler vardır.” – 75. ayet
“İnananlar için bunda elbette bir ibret vardır.” – 77. ayet

NAHL SURESİ
“………. Hiç kuşkusuz, bunda, derin derin düşünen bir toplum için gerçek bir mucize vardır.” – 11. ayet
“………. Bütün bunlarda aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır.” – 12. ayet
“………. Bütün bunlarda, düşünüp ibret alacak bir toplum için elbette bir mucize vardır.” – 13. ayet
“Yaratan, yaratmayana benzer mi? Hiç düşünmüyor musunuz?” – 17. ayet
“………. Sana da bu Zikir’i / Kur’an’ı vahyettik ki, kendilerine indirileni insanlara açık-seçik bildiresin de derin derin düşünebilsinler.” – 44. ayet
“………. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır.” – 67. ayet
“Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden / edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık-doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor.” – 90. ayet

İSRA SURESİ
“Biz, gerçeği, Kur’an’da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler……….” – 41. ayet
TAHA SURESİ (20/45)
“………. Kuşkusuz bunda, aklı başında insanlar için ibretler vardır.” – 54. ayet
“………Akıl sahipleri için bunda elbette ibretler vardır.” -ğ 128. ayet

ENBİYA SURESİ
“………. Hala aklınızı çalıştırmayacak mısınız?” – 10. ayet
“……….Siz hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” – 67. ayet

HAC SURESİ
“Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki olanları düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur.” – 46. ayet

MÜMİNUN SURESİ
“………. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” – 80. ayet
“………. Hala düşünüp ibret almıyor musunuz?” – 85. ayet

NUR SURESİ
“………. Ve içinde açık-seçik ayetler indirdik ki, düşünüp ders alabilesiniz.” – 1. Ayet
“………. Gözleri olanlar için bunda elbette bir ibret vardır.” – 44. ayet
“………. Allah size ayetleri işte böyle ayan-beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz.” – 61. ayet

ŞUARA SURESİ
“Bunda elbette bir ibret vardır ama onların çoğu inanmış kimseler değildi.” – 67. ayet

NEML SURESİ
“………. Hiç kuşkusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir ibret vardır.” – 52. ayet

KASAS SURESİ
“………. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?” – 60. ayet

ANKEBUT SURESİ
“Yemin olsun biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık.” – 35. ayet
“Bunlar bizim, insanlara verdiğimiz örneklerdir. Ancak ilim sahiplerinden başkasının aklı onlara ermez.” – 43. ayet
“………. Fakat onların çoğu aklını işletmiyor.” – 63. ayet

RUM SURESİ
“………. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” – 21. ayet
“………. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır.” – 22. ayet
“………. Bunda, işitebilen bir toplum için elbette ibretler vardır.” – 23. ayet
“………. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır.” – 24. ayet
“………. İşte biz, aklını işletecek bir topluluk için ayetleri böyle açık açık sıralıyoruz.” – 28. ayet

SECDE SURESİ
“………. Hala düşünüp ibret almayacak mısınız?” – 4. ayet
“………. Kuşkusuz, bunda ibretler vardır. Hala işitmiyorlar mı?” – 26. ayet

FATIR SURESİ
“………. Kulları içinde, Allah’tan ancak bilginler ürperir……….” – 28. ayet

YASİN SURESİ
“………. Aklınızı hiç işletmiyor musunuz?” – 62. ayet
“………. Hala akıllarını işletmiyorlar mı?” – 68. ayet

SAFFAT SURESİ
“Düşünüp taşınmaya çağırıldıklarında düşünmüyorlar.” – 13. ayet

ZÜMER SURESİ
“………. işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.” – 18. ayet
“………. İşte bunda, akıl ve gönül sahipleri için mutlak bir ibret var.” – 21. ayet
“Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.” – 27. ayet
“………. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” – 42. ayet
“Yoksa Allah’tan başka şefaatçılar mı edindiler? De ki: “Onlar hiçbir şeye sahip olmayan / hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?” – 43. ayet

MÜ’MİN SURESİ
“Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir hatırlatıcıdır O.” – 54. ayet
“………. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.” – 67. ayet

ZÜHRUF SURESİ
“Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an yaptık.” – 3. ayet

DÜHAN SURESİ
“Biz o Kur’an’ı senin dilinle / senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.” – 58. ayet

CASİYE SURESİ
“………. aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler vardır.” – 5. ayet
“………. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler vardır.” – 13. ayet
“………. Hala düşünüp ibret almıyor musunuz?” – 23. ayet

MUHAMMED SURESİ
“Peki bunlar, Kur’an’ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? ……….” – 24. ayet

ZARİYAT SURESİ
“Yeryüzünde ayetler vardır görürcesine bilenler için.” – 20. ayet
KAMER SURESİ (54/37)
“………. Yok mu araştırıp öğüt alacak?!” – 15. ayet
“………. Fakat düşünen mi var?!” – 17. ayet
“………. Fakat düşünen mi var?!” – 22. ayet
“………. Fakat düşünen mi var?!” – 32. ayet
“………. Fakat düşünen mi var?!” – 40. ayet
“………. Fakat düşünen mi var?” – 51. ayet

VAKIA SURESİ
“………. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı?” – 62. ayet

HADİD SURESİ
“………. Ayetleri size açık-seçik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz.” – 17. ayet

HAŞR SURESİ
“………. Artık ibret alın, ey gözleri olanlar!” – 2. ayet
“………. çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.” – 14. ayet

MÜLK SURESİ
“Ve derler ki: “Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık.” – 10. ayet

BU KADAR AYETTEN SONRA, BATIL GELENEK GÖRENEK İNANÇ VE ADETLERDEN KURTULUP, HAK YOLUNDA İLERLEMEK İÇİN AKIL YOLUNA DAVETLİSİNİZ…

Yıl 2019 : Seçimler ve Kara Düzen

16 yıldır ülkenin neredeyse tamamını sıfırlamış,
Satılmadık hiçbir şey bırakmamış,
Satılan birçok yer, onları satın alan yandaşlar tarafından işletmek için alınmayıp,
mal varlıkları için satın alındığı için, işletilmemiş kapatılmış,
Devletin satıştan kazandığı paralarla başka işletmeler açılmamış,
en ufak bir yatırım yapılmamış ve kara düzenin emirleri gereği
Faiz üzerine faiz bindirilmiş olan borçların kapatılması için kullanılmış,
Rant almış yürümüş,
3 tane olan dolar milyarderi sayısı 50’ye çıkmış,
Makamcılar, zenginliklerini katlamış,
Adalet yok edilmiş,
Her yer talan edilmiş,
Yeni doğan çocuklar;
“dünya galiba böyle” diyerek ergenlik dönemini atlatırken
Ülke;
İş kazalarında dünya birincisi,
Kadına şiddette dünya birincisi,
Çocuk istismarında dünya birincisi,

Eğitimde dünya sonuncusu,
Adalette dünya sonuncusu
İnsan haklarında dünya sonuncusu,

Yani,
nerede “iyi olunması” gereken birşey varsa SONUNCU,
Nerede “kötü olunmaması” gereken birşey varsa BİRİNCİ konumuna getirilmiş;

Ehliyetsiz insanlara yönetimler verilmiş,
Din yozlaştırılmış,
“Namaz, Allah, Kuran” lakırdıları ile,
Her türlü soysuzluk , adaletsizlik, yolsuzluk, şeytanlık
Allah yolu gibi gösterilmiş.
Ahlaksızlık tavan yapmış,
Seçimlerde hileler göz önünde yapılır hale gelmiş,
Parası olmayanın adaleti sıfırlanmış,
Sağlığı sıfırlanmış,
Ekmeyi, soğanı, patatesi sıfırlanmış,
Köylü, efendilikten köleliğe indirilmiş,
Tarım bitirilmiş,
Hayvancılık bitirilmiş,
Üretim bitirilmiş,
Ama en kötüsü, İnsanlık bitirilmiş

Her şey ithal eder hale getirilmiş,
Yalan, günlük “günaydın” gibi kullanılmaya başlanmış,
Devlet gücü ile karşı görüşü olan herkesin üzerine çökülmüş,

VE TÜM BU BAŞARISIZLIKLAR İSE BAŞARI GİBİ GÖSTERİLMİŞ.

Anayasa çiğnendikçe çiğnenmiş,
Liyakat çiğnendikçe çiğnenmiş,
Türklük, müslümanlık, empati, birlik, beraberlik, barış, kardeşlik
Sistemin en önemli yapı taşı olan SEÇİM SİSTEMİNDEKİ BAĞIMSIZLIK
Çiğnendikçe çiğnenmiş…

Ve adı “MUHALEFET” OLAN İSE,
BAKMIŞ, BAKMIŞ, BAKMIŞ,

Bu süreçte en az 10 kere yenilmesi, devrilmesi gereken bir iktidar
Halen ayakta kalabiliyorsa, bu kendi istediği için ayakta kalabildiği anlamına asla gelmez
Aslında isteseler de kalamazlar.
AYAKTA TUTULUYORLAR DEMEKTİR.

Kimler tarafından?

DESTEKÇİLERİ tarafından.
Biri doğrudan, diğeri gizli saklı,

Biz her gün, her saat, her dakika ve her saniye konuşurken:
“Bak, İktidar bu sefer nasıl devrilecek?” diye
Ülkenin içi, için için  boşalmaya devam ediyor.
Biten bilinenlerin dışında bilinmeyenler de devrediliyor,
Bitmeyecek diğer faiz borçlarını ödemek için…

İktidar, kendini iktidarda tutmak için her şeyi ama her şeyi yapmaya hazır:

Seçimlerde zamanında büyük ustalarının talimatı ile mezarlarından kalkanlar,
Bir odada 500 kişi yatanlar,
Parmak boyası olmadığı için her biri 500 yerde oy kullanmayı görev olarak görenler,
Gerçeği savunmaya kalksalar yönetimin gazabına uğramaktan korkan YSK kuklaları…

Adı “Muhalefet” olan  kısaca bakacak olursak:

Birincisi terörizmi açıkça destekliyor ama halen kendilerine milyonlarca TL seçim yardımı yapılıyor.

İkincisi kendini açıktan gösteriyor ve bu haksızlık ve adaletsizliğin devamı için destek vermeye devam ediyor. Birbirlerine neredeyse ana-avrat dümdüz gidecek kadar edep sınırlarını zorlayan bu fertler, kendilerinin tabiri ile  namussuz ve şerefsiz olmalarını hiçe sayarak uğursuzluklarını birleştiriyor.

Üçüncüsü ise, yapı taşı olan ATATÜRK ilkelerini tamamen terk etmiş, karma-karışık ve ne olduğu belli olmayan bir duruma bir hale getirilmiş, değil muhalefet yapmak, haksızlık ve yolsuzlukları araştırmaktan bütünüyle uzak.

Tüm bunlara rağmen,
BU İKTİDAR hala iktidarda kalabiliyorlarsa,
TEMELDE ZATEN ÇOK CİDDİ BİR SORUN VAR DEMEKTİR;
ÇOK BÜYÜK BİR SORUN, ÇOK BÜYÜK BİR OYUN…

Bana Allah Yeter…

Ne güzel bir tanımdır bu.
Her dara düştüğünde,
Her zorluğa göğüs gerdiğinde,
Herhangi bir sorunla karşılaştığında,
Hasta olduğunda,
Borca düştüğünde,
Bütün kalelerin zaptedildiğinde,
Bütün tersanelerine girildiğinde,
Bütün orduların, dağıtıldığında,
Devleti yönetenler kendi kişisel çıkarlarını, senin çıkarlarına tercih ettiğinde,
Koskoca değerler,
Türk oğlu Türklerin, Şehit oğlu şehit kanları ile sulanmış
Bütün fabrikaların, toprakların, değerlerin,
Yalnızca o lanet alıcıların dişlerinin arasındaki artıkları kapışmak için
ucuz bir bedel karşılığında satıldığında,
Devletini yönetenlerin, tüm ihaleleri, kendi yandaşları ile paylaştığında,
Ülkendeki dolar milyarderi sayısı bu sayede ayyuka çıktığında,
Atalarının alın terleri üzerinde tepinildiğinde;
Allah adını anan hırsızlar çoğaldığında,
Her türlü pisliklerini “Başörtüsü” kılıfı altında sakladıklarında;

Hiç dara düşme ve Korkma!
Çünkü, kim ne yaparsa yapsın,
Bu şafaklarda yüzen al sancak asla sönmeyecektir.
Ve
Söyleyeceğin TEK ŞEY,
Korkusuzca…

“BANA ALLAH YETER”

” De ki: “Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, kullarından haberdardır, onları görmektedir.” ” – İsra S. 96

” Sizinle bizim aramızda tanık olarak Allah yeter. ” – Yunus S. 29

” …. De ki: “Bana Allah yeter! Tevekkül edenler O’na dayanıp güvenirler.”” – Zümer S. 38

” De ki: “Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter.… ” – Ankebut S. 52

” …. Onlara karşı sana Allah yeter. En iyi işiten, en güzel bilendir O. ” – Bakara S. 137

” Allah’a dayanıp güven. Vekil olarak Allah yeter. ” – Ahzap S. 3

” … Hesap sorucu olarak Allah yeter. ” – Ahzab S. 39

” İnkarcılara, ikiyüzlülere itaat etme, onların ezalarına aldırma; Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.” – Ahzab S. 48

” ….  Hesap sorucu olarak Allah yeter. ” – Nisa s. 6

” Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Dost olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter. ” – Nisa S. 45

” Böylesi bir beraberlik Allah’ın lütfudur. Herşeyi bilici olarak Allah yeter. ” – Nisa S. 70

” …. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter. ” – Nisa S. 79

” …. Onlardan yüz çevir, Allah’ı vekil et. Vekil olarak Allah yeter. ” – Nisa S. 81

” Hem göklerdekiler hem yerdekiler Allah içindir. Vekil olarak Allah yeter. ” – Nisa S. 132

” Şu da var ki, Allah sana indirdiğini, kendi ilmiyle indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık ediyorlar. Zaten tanık olarak Allah yeter. ” – Nisa S. 166

” …. Allah Vahid’dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O’nun dur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter. ” – Nisa S. 171

” O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, o dini tüm dinlere üstün kılsın. Tanık olarak Allah yeter. ” – Fetih S 28

” O müminler ki, insanlar kendilerine, “halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan” dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: “Allah bize yeter. Ne güzel Vekil’dir O.” “- Ali İmran S. 173

“Allah bize yeter. Ne güzel Vekil’dir O.” =  Hasbünellahü ve nı’mel vekıl